Bazı insanlar vardır; nerede doğmuş olurlarsa olsunlar, yaşadıkları yerin ötesinde bir anlam taşırlar. Ömer Horasan da böyle bir isimdir. İstanbul’da Erzurumluların kanaat önderi olarak bilinen, sivil toplum kuruluşlarında hayata geçirdiği projelerle tanınan bu büyük başkan, Erzurum sevdasını bir yaşam tarzına dönüştürmüş, hayırseverliği ve fedakârlığıyla gönüllerde taht kurmuştur.
Erzurum Aşkıyla Yoğrulan Bir Hayat
Ömer Horasan’ın Erzurum’a olan bağlılığı yalnızca bir memleket sevgisi değildir; bu bağlılık, onun karakterinin temel taşıdır. Geçmişte üst düzey yöneticilik yapan Horasan, profesyonel iş hayatındaki disiplini ve ciddiyeti sivil toplum kuruluşlarına da taşımıştır. Bugün Erzurum kültürünün İstanbul’daki en güçlü temsilcilerinden biri olan Horasan, bu sevdayı sadece sözle değil, eylemleriyle de göstermiştir.
Ona göre Erzurum, bir coğrafyadan çok daha fazlasıdır. Erzurum’un örf ve adetlerini, kadim değerlerini yaşamak ve yaşatmak onun için bir sorumluluktur. Erzurumlu olsun olmasın, mertlik, cesaret ve vatanseverlik gibi değerleri taşıyan her insana “Dadaş” gözüyle bakan Horasan, bu ruhu bir kültür mirası olarak görür. “Bize her yer Erzurum değil, biz her yerde Erzurumluyuz” diyen Horasan, memleket sevgisini yüreğinde taşıyan, bunu bulunduğu her ortama yansıtan bir Erzurum aşığıdır.
Hayırseverlik ve Toplumsal Sorumluluk
Horasan’ın hayatında Erzurum sevgisi kadar güçlü bir diğer unsur ise hayırseverliğidir. O, kimsesizlerin kimsesi, yetimlerin koruyucusu olmayı kendine görev bilmiş bir isimdir. Hayatını, yardıma muhtaç insanlara dokunmaya, onların dertlerine çözüm bulmaya adamış bir insan olarak anılmak, onun için en büyük onurdur.
Sivil toplum kuruluşlarında gerçekleştirdiği projeler, topluma karşı duyduğu sorumluluğun bir yansımasıdır. Eğitimden kültüre, yardımlaşmadan dayanışmaya kadar pek çok alanda hayata geçirdiği projelerle sadece Erzurumluların değil, İstanbul’da yaşayan pek çok insanın hayatına dokunmuştur. Onun için mesele, Erzurum’un kültürel mirasını korumaktan ve geleceğe taşımaktan ötedir. O, insanlık için bir ışık olma görevini omuzlarında taşır.
Erzurum Kültürünün Önemi
Horasan’ın sözleri, Erzurum’un kültürel zenginliklerinin yalnızca geçmişin bir hatırası olmadığını, geleceğin inşasında bir rehber olduğunu gözler önüne serer. “Erzurum örfünü, kültürünü yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya mecburuz” derken, aslında bir görev bilinciyle konuşur. Erzurumlu olmanın getirdiği sorumluluğu taşıyan Horasan, bu değerleri unutturmamak adına gece gündüz çalışır. Ona göre, Erzurum’un temsil ettiği mertlik, yiğitlik, cesaret ve vatan sevgisi, evrensel değerlerdir ve bu değerler nesilden nesile aktarılmalıdır.
Dadaş Ruhu ve Horasan’ın İlhamı
Ömer Horasan, Erzurum’u bir yaşam felsefesi olarak benimseyen ve bu felsefeyi hayatına yansıtan bir isimdir. Onun gönlündeki “Dadaş”; mert, yiğit, cesur ve vatanseverdir. Bu özelliklere sahip olan herkes, Erzurumlu olmasa bile Horasan’ın gözünde bir Dadaş’tır. Onun bu yaklaşımı, yalnızca Erzurumluların değil, tüm Anadolu insanının yüreğine hitap eder.
Horasan’ın liderlik anlayışı, özünde insana dokunmayı ve değer katmayı amaçlar. Onun için insanlar arasında fark yoktur; önemli olan, insana değer vermek ve onun hayatına katkıda bulunmaktır. Bu nedenle, Horasan’ın projeleri ve hayır işleri, Erzurum’un sınırlarını aşarak evrensel bir değer taşır.
Bir Ömürlük Sevda
Sonuç olarak, Ömer Horasan’ın hikâyesi, bir memleket sevdasının insan hayatını nasıl şekillendirebileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Onun sözleri ve eylemleri, yalnızca Erzurum’u değil, insanlık değerlerini yüceltir. Hayatını Erzurum kültürünü yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya adayan bu büyük başkan, yalnızca Erzurumluların değil, tüm Türkiye’nin örnek alması gereken bir isimdir. Çünkü Horasan’ın dediği gibi, “Konu Erzurum’sa gerisi teferruattır.”