Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Tahsin Kara

Dernekçiliği Anlamak

Yöremizin en önemli konularından biridir dernekçilik. Ancak bizler, çoğu zaman bunun kıymetini bilemeyiz. Dernekçiliğin önemini kavrayamaz, sosyal içerikli etkinliklere yeterli ilgiyi göstermeyiz. Bir de bu yetmezmiş gibi, bu alanda emek verenleri görmezden gelerek başlarız her şeyi en iyi biz biliyormuşuz gibi davranmaya! Aslında, eleştirmek ve istemekten başka bir şey yaptığımız yok. Sürekli elimizde bir sopa, kime vursak diye bakarız. İşin her zaman en kolayına kaçar, hiçbir şey yapmaz, yardım taleplerine cevap vermezken; birileri çıkıp bir şeyleri başarmak için çalışmaya başladığında, hemen maşayı elimize alır ve başlarız eleştirmeye! Sanki buna hakkımız varmış gibi…

 

Yöremizde dernekler hızla çoğalıyor. En ufak fikir ayrılıklarında, yeni bir dernek kurma yoluna gidiliyor; ortak bir nokta bulma fikri ise akıllara bile gelmiyor. Oysa unutmamamız gereken en önemli kural, birlik olabilmektir. Bunu hepimiz biliriz ama fikir ayrılıklarına dayanamayız; karşıt görüşlerle aynı çatı altında durmayı beceremeyiz. Çünkü birbirimize hoşgörümüz kalmamış, farklı görüşlere saygı duymayı öğrenememişiz.

 

Bu şekilde başlayan ayrılıklar, dernekçiliği içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Küçük kitleler halinde dağınık yaşayan topluluklara dönen dernekçilik, tek çatı altında farklı görüşleri bir araya getirmeyi başaramıyor. Bunun birinci sebebi, yukarıda belirttiğim gibi, zıt görüşe hoşgörüsüz olmamız ve özgürlüğümüze aşırı düşkünlüğümüz.

 

Oysa başta hepimizin tek amacı, yöremizin kalkınması, insanları bir arada tutmak, yoksullara kol kanat germek, onları kalkındırmak değil miydi? Evet, öyleydi… Fakat bölünen topluluklar, kendi derneğini ayakta tutma savaşına girerken yöre adına olumlu adımlar atmayı unuttu. Peki, kaybeden kim oldu? Köylerimiz mi? Mahallelerimiz mi? İlçelerimiz mi? Yoksa illerimiz mi?

 

Peki bizler, bu kısır döngü içinde dönmeye devam edersek, Türkiye ne kazanacak? Senelerdir bu şekilde bölmediler mi zaten hepimizi?

 

Düşünüyorum da acaba farklı görüşteki insanlar, tek bir derneği ortaklaşa kalkındırmayı başarsalar; hep birlikte el ele vererek bir fakire topluca yardıma gitseler… Herkes işin bir ucundan tutsun. Sizce bu şekilde çözülmez mi aradaki kırgınlıklar? Çoğalmaz mı saygı ve sevgi bağları? Artmaz mı hoşgörü anlayışı?

 

Bizler, dernekçilikte öncelikle bu yönetim anlayışını uygulamalıyız. Nasıl ki bir yönetim kurulu toplantısında farklı görüşteki insanlar bir araya gelip, oylama usulü bir karar alıyor ve karşıt görüştekiler de bu karara saygı duyuyorsa; dernekçilik anlayışında da bu noktaya gelmeliyiz.

 

Yöremizde bunu başaran derneklerimiz de yok değil. Onları tek tek tebrik ederim. Ayrılarak uzaklaşan, bırakın hizmet ettiği topluluğa bir şey kazandırmayı, tersine zararlara neden olan derneklerimizin de bu derneklerden ders almasını tavsiye ederim…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER