Türk Halk Müziği, Anadolu’nun sıcaklığını, samimiyetini ve asırlık kültürünü bugüne taşıyan bir köprüdür. Bu köprünün en değerli taşlarından biri ise Yavuz Değirmenci’dir. TRT İstanbul Radyosu Türk Halk Müziği Ses Sanatçısı Yavuz Değirmenci, sadece müzikteki başarısıyla değil, Erzurum’a olan sevdası, edebiyat tutkusuyla da anılmayı fazlasıyla hak ediyor. Onun hikâyesi, sesin ve kelimelerin bir araya gelip ruhlara dokunduğu nadide bir yaşam öyküsü…
Erzurum’dan İstanbul’a Uzanan Sanat Yolculuğu
Yavuz Değirmenci’nin sanata olan yolculuğu, 1985 yılında TRT Erzurum Radyosu’nda kadrolu sanatçı olarak göreve başlamasıyla başladı. Erzurum’un doğal güzellikleri, halkının içtenliği ve müziğinin zenginliği, onun ruhunda her zaman derin bir iz bırakmıştı. Ancak yeteneği ve azmi, bu şehrin sınırlarını aşarak İstanbul’a kadar ulaştı. 1987 yılında İstanbul’a tayinini isteyen Değirmenci, burada Türk Halk Müziğinin merkezinde yer aldı. AA Erzurum, Urfa, Kerkük ve Azerbaycan türkülerinin güçlü yorumcusu olarak tanınan sanatçı, kısa sürede halk müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu.
Vakıf ve Derneklerden Futbol Sahalarına Erzurum Sevdası
Yavuz Değirmenci’nin Erzurum’a olan bağlılığı, bir aşktan öte, bir yaşam biçimiydi. Erzurum yöre Vakıf ve derneklerinin yönetim kurullarında yer almasından, Erzurumspor’un başarıdan başarıya koştuğu dönemde kulüp yönetiminde görev almasına kadar her alanda aktifti. O dönemlerde Erzurumspor’un İstanbul’daki maçlarını kaçırmaz, takıma olan sevgisini saha kenarından haykırırdı. Bu coşku, Erzurum’un her köşesine yayılan bir tutkuydu.
Erzurum kurtuluş ve Herefene gecelerinin vazgeçilmez sanatçısı olan Değirmenci, hemşehrilerinin ve sevenlerinin gönlünde ayrı bir yere sahip. Onun samimiyeti ve müziğe olan tutkusu, dinleyenlere Erzurum’un dağlarını, rüzgârını ve türkülerini hissettiriyor
Edebiyatla Duygulara Dokunmak
Yavuz Değirmenci sadece bir ses sanatçısı değil; aynı zamanda kelimelerle duygulara dokunan usta bir şair. Yıllar boyunca yazdığı şiirlerini “Huma Kuşu’nun Kanadında” adlı kitabında topladı. Bu eser, halk müziğinin samimiyetini ve Anadolu’nun derinliklerini yansıtan 200’den fazla şiiriyle bir hazinedir. Kitap, beş bölümde toplandı.
Karma Şiirler: Sanatçının farklı duygularını yansıttığı özgün şiirler.
Ailem, Doğduğum Ev: Değirmenci’nin köklerine olan bağlılığı.
Büyüdüğüm Topraklar, Aşkale: Çocukluğunun izlerini taşıyan topraklar.
Memleketim Erzurum: Erzurum’un hüzünlerini ve sevdasını yansıtan dizeler.
Karma Şiirlerim: Kendi ruhunun aynası niteliğindeki diğer eserler.
Şiirlerinde Anadolu’nun sıcaklığını, özlemlerini ve hüzünlerini bulmak mümkün. Değirmenci, halk müziğinin doğallığını, kendine özgü bir şiir diliyle okurlarına sunuyor. “Huma Kuşu’nun Kanadında” yalnızca halk müziği tutkunlarının değil, edebiyatseverlerin de ilgisini çekiyor.
Halk Müziği ve Şiirle Bütünleşen Ruh
Yavuz Değirmenci’nin sanat anlayışı, Türk halk müziği ve edebiyatı arasında köprü kuran bir yapıdadır. Halk müziğindeki kendine has yorumu ve güçlü sesiyle tanınan sanatçı, bu defa kelimelerle müzik yolculuğunu zenginleştiriyor. O, halk müziğinin doğallığını ve samimiyetini şiirlerinde de başarıyla yansıtan nadir sanatçılardan biri.
Erzurum ve Dadaşlık Ruhu
Erzurum, Değirmenci’nin yalnızca doğduğu yer değil; ruhunu şekillendiren, ona anlam katan bir kimliktir. Erzurum’un kültürünü ve müziğini yaşatmaya adadığı ömrü, onun Erzurum için yaşayan bir değer olduğunu gösteriyor. Erzurum ve Erzurumspor sevdası tartışılamaz; çünkü onun kalbi, Dadaşlık ruhuyla atan bir gönüldür.
Yavuz Değirmenci, sesiyle ve kelimeleriyle halk müziğine ve edebiyatına iz bırakmış bir sanatçıdır. “Huma Kuşu’nun Kanadında” adlı kitabıyla, müziği kadar güçlü olan edebi yönünü de bizlere sunuyor. Onun sanatı, Türk halk müziğinin ve edebiyatının doğal bir aynasıdır. Erzurum’un bağrından kopup gelen bu büyük sanatçı, eserleriyle ve sevdasıyla hem Erzurum’un hem de Türk halkının kalbinde bu gün olduğu gibi yarınlarda da yaşamaya devam edecektir.
Yavuz Değirmenci, yalnızca bir sanatçı değil; Türk halk müziğinin ve Dadaşlık ruhunun ölümsüz bir sembolüdür.