Ameliyatın küçüğü-büyüğü yok, o mavi önlüğü giydikten sonra, yakasız- yensiz beyaz son gömlek gibi. Dünyaya ait bütün varlığınızdan soyunuyor, genel anestezi ile uyutuluyorsunuz.
Şairin;
“Uyudun, uyanamadın olacak,
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında.” dizelerinin verdiği karışık duygular içinde vasiyetimi yazdım sıramın gelmesini beklerken. Korktuğum için değil, bilâkis ölüme hazır olduğum içindi belki de.
Aslında her gün, hatta her an ölüp diriliyoruz. Kalp kırmamaya, hadsizlik yapmamaya özen gösterdiğimiz ve şükrümüzü bilerek özrümüzü kabul ettiğimiz sürece Rahman ve Rahim olan o yüce iradeye teslimiyetimiz, hayat denen bu mucizenin idraki için yegâne güvencemiz oluyor.
Aklımız bunu başardığında gönlümüz huzura eriyor. Sonsuz ahengin bir parçası olduğumuz bilinciyle sevgi, saygı ve samimiyet duyguları örülü bir yola girdiğimizde, hele bir de masum gönüllere erdiğimizde, her nefes bir devlet, her an bir servet gibi yaşam kalitemizi belirliyor.
Bu hayatın bize vereceği en değerli ders niteliğinde nefes, belki de aczimizi bilmek…
Bu duygu ve düşüncelerle;
Rahat nefes almamı sağlayan Dr. Nazan Hanım ve ekibine, Hilal’im ile
Bezmialem Dragos Hastenesinin temizliğinden güler yüzlü hizmetine,
kaliteli teşhis ve tedavi niteliğinden huzurlu atmosferine kadar
her güzelliğini sağlayarak
dertlilere derman,
hastalara çare ve
canlara nefes olan
bütün çalışanlarına
teşekkürü bir borç biliyorum.
Bu, çağın en modern imkanlarını bize bahşeden devletime ve bağrında yaşamaktan onur duyduğum milletime minnet ve şükran duygularımla, Rabb’imize hamt ediyorum.
YORUMLAR